FUKAHA-İ KİRAMIN NAKİLLERİNİN

HULASASI VE BA’ZI İZAHAT

 

ZAİF SÖZLE AMEL  EDİLMEZ

 

         (Dürrü Muhtar) da : Zaif sözlerle amel etmek caiz değildir, diyor. (109) (İbni Abidin C.1, S. 55)  (Bahr) kitabı da : Müçtehid olmayıp da mukallid olan bir kadı kendi mezhebindeki muhtelif sözlerin sahih ve müftabih olaniyle hükmetmesi lazımdır. Eğer zaif sözle hükmederse hükmü muteber değildir, diyor. (110) (İbni Abidin, C. 4, S. 369 Kadılık bahsi) Binaenaleyh sünnet-i kifaye sünnet-i aynden efdaldir, sözü zaif olduğundan bununla ne bir kadı hükmedebilir ne de bir müfti fetva verebilir ne de bir kimse bununla amel edebilir.

         Şu halde teravihde hatm sünnet-i ayndir, efdaldir  ve çok ehemmiyetlidir, ve terki çok zararlıdır. Teravihi cemaatle kılmak sünnet-i kifayedir. O kadar efdal ve ehemmiyetli değildir, ve terki o kadar zararlı da değildir.

         (Dürrü Mahtar) ın ve (Bahr) kitabının sözlerine göre bunu böyle bilmek lazımdır. İki zarar cem olunduğunda ehveni irtikab olunur. (111)(Durru muhtar Bahr) Kaide-i fıkhiyyesine göre imam dara kısıldığında yani hatm ile kılayım dese bir tane cemaat kalmayıp, teravihi cemaatle kılmak sünneti kaybolacak, cemaatle kılayım dese bu sefer de hatmi veya hatm makamına kaim mikdarı terk etmek lazım gelecek, bu ikisinden birini terketmek mecburiyetinde kaldığında, teravihi cemaatle kılmak sünnet-i kifaye olup, bunun terkindeki zarar sünnet-i ayn olan hatm veya hatm miktarının terkindeki zarar kadar büyük olmayıp ondan ehven olduğu için ceamatle kılmaktan vazgeçer, ve kendi başına hatm veya hatm mikdariyle kılması lazımgelir. (Bahr) kitabı bunun böyle olması lazım geldiğini, zaif sözle hüküm caiz değildir, söziyle teyid etmiş olduğundan, evvelki sözünü yani (cemaat dağılıp camiler kapalı kalacağı tahakkuk ederse hatmi terk etmemek de lazım gelmez) sözünü tamamen öldürmüştür.